Gülü Seven Dikenini De Sevmeli!
Rosa damascena
Bu yazımız AvangartKadın Dergisi’nin Mart ayı sayısında yayınlanmıştır.
Evrende her şeyin bir dili var. Beş duyumuzla algılayamadığımız her şeyi, bizim dışımızda sanıyoruz ve çeşitli isimlerle yaftalayarak, kendimize göre “alçaltıyoruz”. Hâlbuki tabiatta her şey, duyup istifade etsin diye, âdemoğluna bir şeyler söylüyor; bazen koku, bazen türlü türlü renkleri ve börtü böceği ile sesini duyurmaya çalışıyor.
Tabiatın en güçlü ifade yollarından biri de hiç kuşkusuz kokular.. Her şeyin, herkesin kendine has, özel bir kokusu var. Doğduğumuz andan itibaren annemizi koklayarak tanır; etrafımızı koklayarak öğreniriz.
Koku, yaşamın gizemli duyusu. Bir koku, bazen bizi çocukluğumuza götürmeye yarayan sihirli bir anahtar oluverir; sevdiklerimizin kokusunu duyduğumuzda uzakta olsa da yanımızdaymış hissine kapılıveririz. Kokular anılarımızı gözümüzde canlandırıverir.
Sevgimizi güzel kokulu çiçeklerle ifade etmeyi tercih ederiz ve çoğu zaman da bir gonca gülle anlatırız duygularımızı. Gülün sevgi ile bağını ifade eden geniş bir atasözü dağarcığımız da vardır. Hepimiz “Gülü seven dikenine katlanır.” atasözünü biliriz. Ancak katlanmanın olduğu durumda, bunun adının sevgi olmayacağını düşünmeyiz. Katlanmak, tahammül etmekse ve tahammül edilen sevgili ise burada bir yanlışlık olduğunu fark etmeliyiz. Dikenin acısı sevene zül değil, gül gelir ve seven gülün dikenini de sever.
Gül (Rosa sp.)
200 milyon yıldır gül hep var olagelmiş. Mitolojide, tasavvufta, edebiyatta, sanatta, tarihte, tıpta kısacası insanın olduğu her yerde gül kendine yer bulmuş.
Dünyada bulunan 1350 gül türünden 200 kadarı kokuludur. İnsanoğlu gülü kendine göre ıslah ederek mevcut güllerden 18000 kadar gül türetmiştir.
Burada sadece tedavide en sık kullanılan ve ülkemizde de yetiştiriciliği yapılan Isparta gülünü anlatacağız.
Latince adı Rosa x damascena olup melez[1] bir türdür. Ülkemizde Isparta gülü, Edirne gülü, Türk gülü, Şam gülü, yağ gülü, Kazanlık gülü isimleriyle bilinir. En yaygın adı ise, en fazla Isparta’da yetiştirilmesi sebebiyle, Isparta gülüdür.
Botanik Özellikleri
1,5 – 3 m boylanabilen, yuvarlak gövdeli, çok dallı, dalları dikenli .ok yıllık bir bitkidir.
Nerelerde Yetiştiriliyor?
Isparta, Afyon, Burdur ve Denizli’de yetiştirilmektedir. Ülkemizden başka Bulgaristan, Fas ve Güney Rusya’da da yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Nasıl Yetiştirilir?
Gül sonbaharda yapraklarını döktükten sonra alınan çeliklerle üretilir.
Etrafı açık, havadar, bol ışıklı arazilerde, ilkbahar aylarında kurak, don ve kırağı olmayan ve çiçek zamanı çiğ düşen iklim bölgelerinden hoşlanır.
Killi ve kireçli toprakları sevmez. Hafif kumlu, tınlı, milli derin ve süzek, organik maddesi bol topraklar gül bahçesi yapımına en uygun topraklardır.
Tarihçesi
Gül tarımı 17. yy’da Osmanlı’da yapıldığı ve buradan bir Türk tüccarı tarafından Bulgaristan’a sokulduğu kayıtlıdır. 1877-1878 Osmanlı – Rus harbinden sonra Anadolu’ya dönen Bulgaristan göçmenleri tarafından, tekrar ülkemize getirilmiştir.
Dioscorides Materia Medica adlı eserinde zeytinyağında bekletilerek elde edilen gülyağından bahseder. Distilasyonla gülyağı ve gülsuyu eldesinden ilk defa İbni Haldun’un eserlerinde rastlanır.
Gülyağı üretiminin İran’da başladığı ve buradan Türkiye, Hindistan ve Kuzey Afrika’ya yayıldığı tahmin edilmektedir. Anadolu’da distilasyonla gülyağı ilk defa 1885 ylında Bursa’da elde edilmiştir.
1934 yılına kadar ülkemiz gülyağı üretimi ilke yollarla yapılırken, 1934 yılında bizzat Atatürk tarafında Sümerbank aracılığı ile Bulgar gülyağı ile yarışacak bir gülyağı distilasyon tesisi kurulmuştur.
Tedavide gül..
Yağ gülünün çiçekleri ve çiçeklerinden elde edilen gülyağı ve gülsuyu tedavide kullanılır.
Kokuları[2] tedavide kullanan yöntem olan aromaterapinin (kokularla tedavi) en kıymetli maddesi gülyağıdır. Her gülden gülyağı elde edilmiyor. Gülyağı, Isparta gülünün (Rosa damascena) su buharı distilasyonu ile elde edilir. Su buharı distilasyonunda gülün taç yaprakları (gülün çiçeği) buhar kazanlarına konulur. Buhar tanklarından gelen su buharı kazanın altından verilir. Güldeki uçucu yağ su buharı ile sürüklenerek soğutucudan da geçerek bir kaba birikir. Gülyağının rengi açık su yeşili olup gül kokuludur. 4 ton gül petalinden 1 litre gülyağı elde edilir. Bu sebeple gerçek gülyağının fiyatı pahalıdır.
Gülyağı parfümeri sektörünün önemli bir hammaddesidir. Üretilen kadın parfümlerinin %98’inde, erkek parfümlerinin %46’sında gülyağı kullanılmaktadır.
Dioscorides’in eserlerinde geçen gülyağı zeytinyağında bekletilmesiyle elde edilen gül özütüdür Distilasyonla gülyağının ilk defa Hindistan’da elde edildiği kaynaklarda belirtilir.
Tedavi için gülün çiçekleri kullanılsa da uygun şartlarda kurutulup saklanmayan güllerde etken maddeler büyük oranda kaybolmaktadır. Bu sebeple ideal şartlarda kurutulup saklanmayan güllerin tedavi değeri oldukça azdır.
Dahilen ishalde ve boğaz ağrısında çay şeklinde kullanılır. Bu amaçla günde 2-3 bardak çayı içilebilir.
Gülyağı ile ilgili birçok araştırma yapılmıştır. Gülyağının içinde bulunan 85 kadar etkili maddeden 68’i tanımlanmıştır. En önemli maddeleri ise geraniol, nerol, sitranellol, farneseol ve feniletanol, öjenol maddeleridir. Doğrudan, taşıyıcı yağ içinde seyreltilmeden doğrudan cilde sürülebilen birkaç yağdan biridir. Dermatolojide cilt kırışıklıkları, uçuk, egzama, alerjik cilt sorunları, hassas, kuru cildin nemlendirilmesinde kullanılır. Bileşiminde buluna feniletanol sayesinde depresyon tedavisinde kullanılır. Adet düzensizlikleri, karaciğer rahatsızlıkları, mide bulantısı, sinirsel gerginlik ve baş ağrılarında da gülyağı kullanılabilir. Gülyağı doğum sonrası depresyonu giderici, adet düzenleyici ve menepoz sıkıntılarını hafifletici olarak kullanılabilir. Kulak ve baş ağrısı için de kullanılabilir.
Gülsuyu, gülyağı eldesi sırasında yan ürün olarak çıkartılır. Gülyağından sonra geride kalan aromatik sudur. Renksiz, özel kokulu bir sıvı olup antiseptik özelliklidir. Günlük cilt bakımında, makyaj temizlemede, ciltteki kırşıklık ve siyah noktaların giderilmesinde kullanılır. Traş sonrasında kullanılan sentetik losyonların yerine antiseptik olarak gülsuyu kullanılması daha faydalıdır. Haricen göz hastalıklarında da antiseptik olarak kullanılır.
Depresyon ve Üzüntü Hali
1- Banyo suyuna 2 damla gülyağı damlatılır. 15-20 dakika banyoda kalınır.
2- Aşağıdaki yağ karışımı ile masaj yapılır.
Gülyağı 4 damla
Tıbbi papatya 4 damla
Günlük yağı 2 damla
15 ml tatlı badem yağı
Badem yağının içine sırasıyla yukarıdaki yağlar damlatılır. Her yağ damlatıldıktan sonra en az 10 dakika kadar saat yönünde karıştırılır. Üstü kapatılıp 8 saat bekletilir. Süre sonunda tekrar karıştırılır ve bu karışımla masaj yapılır.
Hazımsızlık, Stres Ve Uykusuzluk
2 damla gülyağı, 10 ml badem yağının içinde iyice karıştırılarak hazırlanan yağla masaj yapılır.
Göz Yorgunluğu
2 çorba kaşığı gülsuyu soğuk su ile seyreltilir. Göz kapaklarına sürülür. Göz ağırlığı ve kızarıklığı için de fayda sağlar.
Güllü Saç Losyonu
2 çorba kaşığı kuru papatya
2 çorba kaşığı gül yaprağı
2 çorba kaşığı hatmi yaprak, çiçek veya kökü
500 ml su
Bu malzemeler hep birlikte bir kapta kaynatılır. Soğuyuncaya kadar demlenip süzülür. Temiz bir kapta bekletilir. Saç yıkandıktan sonra saça uygulanır. (Bu karışım iki hafta dolapta saklanabilir.)
Güllü Nemlendirici Yağ
30 ml jojoba veya nar çekirdeği yağı (Bu yağlar küçük moleküllü olduğundan cilde emilimi oldukça hızlıdır.)
7 damla günlük yağı
3 damla gülyağı
Jojoba yağının içine sırasıyla yukarıdaki yağlar damlatılır. Her yağ damlatıldıktan sonra en az 10 dakika kadar saat yönünde karıştırılır. Üstü kapatılıp 8 saat bekletilir. Süre sonunda tekrar karıştırılır ve bu karışımla masaj yapılır.
Doğum Anında Doğumu Kolaylaştırıcı
Doğum odasının ölçülerine göre, aroma lambasına, her 5 metrekare için 2 damla gülyağı damlatılır.
Öğrenmeyi Kolaylaştırıcı
Çalışılan odanın ölçülerine göre, aroma lambasına, her 5 metrekare için 2 damla gülyağı damlatılır.
Not: Her sene Haziran ayında Isparta Senirkent’te “Gül Festivali” yapılır. Katılmanızı öneririz.
Nazım Tanrıkulu
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri
Kaynaklar
Turhan Baytop. Türkiye’de Bitkilerle Tedavi. Nobel Tıp Kitabevi: İstanbul: 1999
Ulvi Zeybek. Aromaterapi ve Aromakozmetikte Kullanılan Uçucu Yağlar. Nu-Ka. Isparta, 1999
Ayten Altıntaş. Gül: İlaçların En Güzeli. Hayy Kitap: İstanbul, 2009
Aslan Kalafatçılar. Parfüm Bitkileri ve Kozmetoloji. Manisa Belediyesi Kültür Sanat Müdürlüğü: Manisa, 2006
K. Hüsnü Can Başer. Kutsal Dumandan Sihirli Damlaya: Parfüm. Yapı Kredi Yayınları: İstanbul, 2005
Hasan Baydar. Soner Kazaz. Sabri Erbas. Kamil Örücü. Soğukta Muhafaza ve Kurutmanın Yağ Gülü Çiçeklerinin Uçucu Yağ İçeriği ve Bileşimine Etkileri. Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 3 (1): S. 42-48, Isparta, 2008
Süleyman Kıneci. Gülyağı Eldesinde Verim Arttırıcı Yeni Tekniklerin Araştırılması. Süleyman Demirel Üniversitesi Kimya Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi: Isparta, 2005
[1] R. gallica (yabani Frenk gülü, Van gülü) ile R. moschata (misk gülü) türlerinin melezidir.
[2] Aromaterapide kullanılan kokular hiçbir zaman sentetik kokular değildir; bitkilerden elde edilen saf uçucu yağlardır. Zaten sentetik kokuların tedavi değeri de yoktur.